İyi kalpli, yalnız bir adam, bir gün bir koza bulur.
> Kozanın içinde küçük bir tırtıl vardır. Adam çok sever bu tırtılı, onunla
> tüm
> yalnızlığını, tüm sevgisini paylaşır.
>
> Gel zaman git zaman tırtıl büyür, güzel bir kelebek olur. Adam, kelebeğine
> hayran... bırakamaz bir türlü... Aslında kelebeğin aklında dağlar, kırlar,
> çiçekler vardır da; kıyamaz bir türlü adama ve
> sevgisine, yalnız bırakamaz onu... Üç günlük ömrünü sevildiği ve sevdiği yerde
> geçirmeye hazırdır...
>
> Ama adam bilir ki; "Sevmek bazen vazgeçmeyi de
> bilmektir" ...Kelebeğine
> son kez bakar ve onu salıverir özgürlüğüne,
> kırlarına, çiçeklerine doğru...
>
> Kelebek mutlu olmasına mutlu olur ama hiç bir meltem, hiç bir çiçek
> yaprağı adamın avucunun sıcaklığını andırmaz...
> Aklında adam,
> o çiçek senin bu çiçek benim dolaşır saatlerce... Adam bir
> kelebeğe sevdalı, bakıp durur boşluğuna. Kelebekse hala konacak sıcak bir
> avuç aramakta...
> Böylece kelebek şunu anlar: BAZEN AİT OLDUĞUMUZ YER
> ORASIDIR; SICAK
> BİR
> AVUÇTUR BİLİRİZ AMA O YERİN BİZE AİT OLMA İHTİMALİ
> BİR HİÇTİR ...
> Böylece adam şunu anlar: HİÇ BİR SEVDAYI YALNIZCA
> SEVGİYLE
> YAŞATAMAZSINIZ....